Yabancıların Popüler bir sözü vardır: “Bir çocuğu yetiştirmek için bütün bir köy gerekir.” Ve gerçekten, bir çocuğa bakmak ve bunun tamamen sana bağlı olduğunu bilmek kulağa oldukça güç geliyor. Konuyla ilgili bir çok tavsiyeler, kitaplar ve uzmanlar var. Bu Günümüzde olduğu gibi geçmişte de vardı. Hatasıyla, sevabıyla… Çocuk bakımında geçmişte babaannelerimizin yaptığı yanlışları bir araya topladık.
1. Solak olamazlar.
Ayrıca yirminci yüzyılın başlarında, solak olma belirtileri gösteren çocuklar veya bebekler, yemek yeme ve yazma gibi faaliyetler için sağ ellerini kullanmaya zorlanıyordu. Bir çocuğun sol elini kullanmayı seçmesi, zorla değiştirilerek düzeltilebilecek bir kişiliğin yansıması olduğu düşünülüyordu. Hatta kullanmaya çalıştıklarında sol ellerini bağlamak gibi cezalarla tehdit edildiler.
2. Bebekler yüz üstü uyumak zorundaydı.
1970 ve 1980 yılları arasında çocuk yetiştirme uzmanları, bebeklerin en güvenli pozisyon olduğunu belirterek, bebeklerin karınları üzerinde uyumasını tavsiye ettiler, ancak bu uyku şeklinin küçük bebeklerde ani ölüme neden olabileceğinin farkında değillerdi. 1994 yılında, durumu tam anlamıyla tersine çevirmek ve bebekleri sırt üstü uyumaya teşvik etmek için bir kampanya başlatıldı, böylece vaka sayısı %50’nin altına düştü.
3. Annelerin Çocuklarını Emzirmesi Hoş Karşılanmıyordu
Rönesans zamanında, aristokrat kadınların bebeklerini emzirmeleri modaya uygun olmadığı için anneler bebeklerini emzirmiyorlardı. Ayrıca vücutlarının bozulması, sosyal yaşamlarının olmaması ve dönemin kıyafetlerini giyememekten endişe duyuyorlardı. Bu nedenle, bu görevi yerine getirmek için genellikle bir süt anne kullandılar, çünkü ev hanımının görevlerini yerine getirecek bir kişinin yerine bebeklere bakması daha ekonomikti.
Geçen yüzyılın başlarında, bir anne öfkeli veya çok endişeliyken emzirirse, çocuğunda kolik, kasılma veya başka bir ani hastalığa neden olabileceği söyleniyordu.
On dokuzuncu yüzyılın sonundan bir başka metinde, genç eşlere tavsiye olarak, annelere emzirmeyi 9 aydan fazla uzatmamalarını tavsiye ettiler, çünkü bu, çocuklarda beyin hastalıklarına ve annelerde sağırlık veya körlüğe neden olabilir.
4. Çocuklara karşı aşırı sevecen davranmaktan kaçınırlar.
Ünlü psikolog John B. Watson tarafından 1928’de yayınlanan bir kitap , “Aşırı Anne Sevgisinin Tehlikeleri” başlıklı bir bölüme sahipti ve çocuklara asla sarılmamayı veya öpmemeyi içeren bilgileri barındırıyordu. O zamanlar bir bebeğe çok fazla bakılırsa şımartılacağına ve karakterinin düzgün bir şekilde oluşturulmayacağına inanılıyordu.
5. Doğumdan birkaç hafta hatta günler sonra katı yiyecekler yediriyorlardı.
Savaş sonrası dönemde bebek beslenmesi üzerine yapılan bir araştırma, annelerin bebeklerine 6 haftalıkken katı gıdalarla beslenmeye başlamalarını ve mamaları paketlenmiş bebek mamalarıyla birleştirmelerini öneriyordu.
1960’ların başında yayınlanan başka bir kitapta bir doktor, 2 günlük bebeklere mısır gevreği verilebileceğini belirtmiş ve 6-7 aydan itibaren onlara çay, kahve gibi “yetişkin içecekleri” verilmesini tavsiye etmiştir.
6. Bebeklere doğumdan kısa bir süre sonra tuvalet eğitimi verildi.
Yirminci yüzyılın başlarında, ebeveynler çocuklarına birkaç haftalıkken tuvalet eğitimine başlamaları için teşvik ediyordu, böylece oturabildikleri zaman daha tutarlı olacaklardı.
Tek kullanımlık bebek bezlerinin bebeğin tuvalet eğitimini geciktirdiğine dair bir inanış vardı. Bu yüzden çocuk daha aylık olmadan tuvalet eğitimi vermeye çalışılıyordu. Hatta Eski Yunan zamanlarında tuvalet eğitimini gösteren parça ve çizimlerin bulunduğu da biliniyor.
7. Bebekleri pencerelerden asmak ve güneşlenmelerini sağlamak için özel aksesuarlar mevcuttu.
Yirminci yüzyılın başlarında, tüberküloz nedeniyle annelere çocuklarını mümkün olduğunca uzun süre açık, havalandırılmış, güneşli yerlerde tutmaları tavsiye edildi. Bu yüzden binalarda yaşayan aileler için bebek kafesleri, çocukların güneşlenmeleri ve temiz havanın tadını çıkarabilmeleri için pratik olarak pencerelere asacak aksesuarlar yapılıyordu.
8. Arsenik bilmeden bebeklerin yanında tutuldu.
Viktorya döneminde, çok göz alıcı olan güzel bir zümrüt yeşili gölgenin yapay bir boyası modaydı. Duvar kağıdı, elbiseler, yapay çiçekler ve hatta bebek arabaları gibi çeşitli ürünlerde kullanılıyordu bu yeşil. Sorun, bu rengi elde etmek için kullanılan hammaddenin oldukça zehirli bir madde olan arsenik olmasıydı.
Bu eski önerileri ve uygulamaları duydunuz mu? Çocuk yetiştirmeyle ilgili başkaları için çarpıcı olabilecek alışkanlıklarınız var mı? Lütfen yorum kısmına yazın.
Yolculuğa Hazır Mısınız? İlgili Bağlantılara Göz Atın